22 Nisan 2009 Çarşamba

Bir Üşengecin Hazin Sonu

Sait Faik öykülerinden esinlenerek bir başlık atmak istedim ama sanırım tam da olmadı. Efendim durum şu ki 5.5 Kg doğan bir insan evladı olarak hayatımın evreleri - iri kemikli, genç irisi, toraman, şişman ve obez- şeklinde sürmekteydi. Dün gece kız arkadaşım kilo verme konusunda verdiğim sözleri hatırlatırken "sen bana söz verdin" , "senin sözüne nasıl güveneyim ki kilo vermeden" gibi cümleler kurarak bende ani bir ışık çakmasına neden oldu. Aygır İmam'la boy ölçüşecek gibi olan iştahım bir anda psikolojik sebeplerle de olsa kesiliverdi. Sabah taze sıkılmış portakal suyu içtiğim bir günde öğlen iş yerinde çıkan çok kızarmış tavuk, tarhana çorbası ve yoğurdu yiyerek kendime çeki düzen vermede ilk devrimi başlattım. Gerçi geçen hafta pantalon almak için gittiğim bütün iş yerlerinde sizin ölçülerinizi " kalantor iş adamları " kullanıyor diyen tezgahtar bana bir işaret vermedi değil ama dünkü kavga başka canım. Acaip hırslandım en azından 101 Kg dan 95 Kiloya düşmek için düğmeye bastım. Ölüm diyeti mi olur başka birşey mi olur bilmem ama en az 6 kg 1,5 hafta içinde vermeliyim. Çok sevdiğim Dune serisinden bir aforizma ile bitireyim yazıyı. Bu da kendi kişisel tarihime düştüğüm önemli bir not olsun ama azıcık manidar oldu gibi.
The wreckage of man's repeated attempts to control the universe is strewn along the sordid beaches of history.

-Theatre graffiti in Ichan City, Jongleur

Hiç yorum yok: