21 Ekim 2014 Salı

Kalbin Kuruyuşu - Bir Hüzün Hikayesi

Sosyal ağlar içinde en çok vakit geçirdiğim mecra şu günlerde Twitter. Sadece 140 kelime ile sınırlanmış olması tam da çağımıza göre bir iletişim aracı. Cep telefonların hareketli ve sürekli bağlantıda tuttuğu bu hızlı, sıkıştırılmış ve tüketime hemen hazır bilgi, fikir havai fişekleri gibi bir anda fikirleri,düşünce demetlerini fikir iklimime ulaştırıyor. Bu elektronik günce ile sık sık ilgilenip bir şeyler yazma güdüsü genelde beni mutsuzken klavyenin başına oturtuyor. Evet mutsuzum, isteksizim ve sanırım birazda hayata karşı küskünüm. Hayaller içinde yaşamak hayatla mücadele etmekten daha kolay geliyor. Acı ama tam bir başarısızlık timsali olmaya doğru ilerliyorum. 32 yaşını doldurmaya başladım. Elle tutulur bir mesleğim ve tecrübem olduğu konusunda kararsızım. Öğrenim hayatım beni ağır aksak bir yerlere doğru itekliyor. Ama herşey den önemlisi babamın psikolojik problemleri ve annemin sefkati arasında ezildiği ve ufalandığımı hissediyorum. Ailemden veya arkadaşlarımdan bu sitenin varlığını bilen veya haberi olan tek bir kişi bile yoktur ki gerçekten ne hissettiğimi anlayabilsinler.
 
Sadece ve sadece ara ara sanki mutsuzluğumun Z raporunu burada alıyorum. Bu siber dünyanın uçsuz bucaksız aleminde sessiz bir çığlık olarak yankılanacak. Belki yıllar sonra eğer olurda doğanın genlerimize işlediği çoğalma içgüdüsü ile bir çocuğum olursa beni bu satırların içerisinde biraz olsun tanımasını isterim.
 
Hayatın ne getireceği bilinmez ama Serin bir Ekim akşamında 2014 çalkantılı günlerinde tarihe böyle bir not düşmüş oldum.
Baki kalan gök kubbede hoş bir seda olarak anılmak dileğiyle...... 

Hiç yorum yok: