29 Ocak 2010 Cuma

Anton Pavlovich Chekhov

Anton Pavlovich Chekhov ( Doğum : 29 Ocak 1860 - Ölüm : 15 Temmuz 1904)

Tarihte en başarılı kısa öykü yazarı kabul edilen Rus yazar ve tıp adamıdır. Doğu edebiyatının en önemli yazarlarından birisi kabul edilir.Kariyeri boyunca doktorlukla beraber edebiyat açlışmalarını yürütmüş, hatta "tıp benim nikahlı karımsa, edebiyat metresimdir" diyebilecek kadar içli dışlı olmuştur.Çehovist tarz olarak adlandırılan öykü stilinin de yaratıcısıdır. Çağdaşı james Joyce'la beraber dönemin yazın dünyasını en çok etkileyen yazarlardan birisi olmuştur.Sanat tarzını belirlerken sanatçının problemlere cevap veren değil soru sorması gereken kişi olması gerektiğini savunur.
Taganrog da 6 kardeşten 3. olarak dünyaya gelen Çehov anne ve babasının geçmiş yaşamları doğrultusunda haytını şekillendirmeme yolunu seçmiştir. Eski bir serf olan babasının sert karakteri, ile tüm rusyayı gezmiş giysi tüccarı babası ile gezmiş annesinin farklı karakterleri Çehov da harmanlanmıştır. Çalkantılı bir hayat geçiren Çehov, Moskova ve St. Petersburg a uzanan ilk gençlik dönemlerinde yazı çalışmalarına başlamış, başlarda para için yazarken doktorluk yaptığı dönemlerde edebiyata daha çok önem vermeye başlamıştır. Tüberküloz sonucu hayatını kaybedene kadar edebiyat ve doktorluğu bir arada sürdürmüştür.

22 Ocak 2010 Cuma

Bruno Kreisky

Bruno Kreisky ( Doğum : 22 Ocak 1911 - Ölüm : 29 Temmuz 1990 )

Avusturya Sosyal Demokrat Partisinin lideri ve Avusturya'nın yahudi asıllı ilk şansölyesidir.Kreisky Viyana da yahudi bir elbise üreticisinin oğlu olarak dünyaya geldi.Viyana üniversitesinde Hukuk okurkende politik olarak aktivitelerine devam etti. Dollfuss'un diktatörlüğü döneminde faaliyetleri yasaklanan sosyalist partinin yer altı çalışmalarında faal görev aldı.İkinci Dünya savaşı döneminde hainlikle suçlanarak tutuklansada daha sonra salıverildi. Ardında İsveç'e göç etti. 1942 de Vera Fürth ile evlendi.Avusturyanın ikinci dünya savaşı sonrası kendisini toplarladığı dönemde politik danışman, dış ilişkiler bakanlığı üyeliği gibi görevlerde bulundu.1956 yılında ilk defa Sosyalist partiden parlementoya girdi.Mart 1970 seçimlerinde sosyalist partinin zaferini ilan ederken Avusturyanında ilk Yahudi Şansölyesi oldu.1975 ve 1979 seçimlerinde de zaferle ayrılan Kreisky 1980'li yıllarda politik anlamda güçlük yaşamaya başladı. Böbrek nakline varan sağlık sorunları ve siyasi anlamda gözden düşmesi politikadan uzaklaşmasına neden oldu. Bozulan sağlık durumu ve siyasi yıldızının sönmesi Fred Sinowatz yerine aday göstererek siyaset sahnesin ayrıldı. 1990 yılında hayata Viyanada gözlerini yumana dek partisinin onur kurullarında yer almaya devam etmiştir.Kreisky dönemi gerçek anlamda eski sosyalist söylemlerle yönetilen bir ülke olan Avusturyayı oldukça değiştirmiştir. Sosya anlamda desteklenen ve işçi sınıfının çalışmasını düzenleyen yasaları işçi çocuklarının eğitimini devam ettirmesine ve öğrenim seviyesinin hızlı bir biçimde yükselmesine yol açmıştır.

21 Ocak 2010 Perşembe

Mikhail Vasilyevich Frunze


Mikhail Vasilyevich Frunze ( Doğum: 21 Ocak 1885 - Ölüm: 31 Ekim 1925 )

1917'deki Bolşevik devriminden önce iç savaşta Kızıl ordu fikriyatını işçi sınıfından oluşturduğu askerler ile destekleyen Rus devrimi liderlerindendir. Frunze Kırgızistanın başkenti Bişkek'te dünyaya geldi. Babası Baserebya asıllı bir köylüydü. 1904 yılında St. Petersburg poli teknik okuluna girdi. Londra deki ikinci büyük komünist parti kongresinde Lenin ile Martov arasında görüş ayrılığı çıktı. Lenin Bolşevikleri ile Martov Menşevikleri yöntem olarak farklı yolları izleme taraftarıydılar. Frunze Lenin'in Bolşevikleri tarafında safını alarak 1905 yılındaki devrimde tekstil işçilerinin önderliğini yaptı. Grev ve çatışmalar sonunda yakalanarak ölüme mahkûm edildi. Daha sonra ölüm cezası Sibirya da çalışma kampı sürgünlüğüne dönüştürüldü. Frunze 10 yıllık esaretten sonra Chita'ya kaçıp Bolşevik bir yayın organında editörlük yapmaya başladı. 1918 yılındaki Rus iç savaşında Aleksandr Kolchak komutasındaki Beyaz Ordu'yu Omsk'ta yenilgiye uğrattı. Leon Trotsky tarafından doğu kızıl ordu komutanlığına getirildi. Burada Basmacı hareketine karşı başarı kazanıp, Kiva ve Buhara'yı ele geçirdi. Kasım 1920 de Beyaz Ordu generali Pyotr Wrangel'i yenilgiye uğratıp Rusya dan sürdü. Ardından devrim ordusuyla birlikte Rusya'ya katılmak istemeyen Nestor Mankho'nun anarşist güçlerini yenilgiye uğrattı. Bur Bolşevik partisinin genel komitesine 1921 de seçilen Frunze, 1925 de devrimci askeri konseyin başkanı seçildi. Parti içinde Grigory Zinoviev'in güçlü bir destekçisi olan Frunze, 1925 yılında geçirdiği ameliyat sırasında hayatını kaybetti. Zinoviev'in güçlü rakibi Josef Stalin tarafından öldürttüğüne inanılmaktadır.

Ölümünden sonra anısı için doğduğu kent olan Bişkek'in ismi 1991'e kadar Frunze olarak anılmıştır. Ayrıca Frunze askeri akademisi ve Moskova metro istasyonu da Frunzeskaya olarak değiştirilmiştir. Shuya da hatırası için bir müze bulunmaktadır.



20 Ocak 2010 Çarşamba

Bardak

Bardağın dolu yada boş olmasını düşünmeden önce bardağın boyutunu sorgulamak gerekiyor. Hayatta şikayet ettiğimiz bardağın dolu mu? Boş mu? yoksa yarı dolu olup olmadığı değil bardak büyük mü küçük mü ona bakmak lazım. Bardağı değiştirmeden bardak boş mu dolu mu konuşmam.

Ashikaga Yoshimasa

Ashikaga Yoshimasa ( Doğum : 20 Ocak 1435 - 27 Ocak 1490 )

Ashikaga Şogunluğunun 8. Şogunudur. Dönemi boyunca Japon kültüründe oldukça yer eden Çay Seramonisi( Sedo), Japon bahçe ve çiçek düzenleme sanatı (İkebana) , Japon Drama oyunu (Noh) ve hint mürekkepli boyama tekniği onun döneminde gelişmiştir. Ayrıca samuray kültürü Bushi bu dönemde yükselişe geçmiştir.1477 yılında savaşlar ve sorunlarla geçen Şogunluğunu genç varisine bırakarak Ginkaju-ji Tapınağında inzivaya çekildi. 1490 yılında da burada hayatını kaybetti.

19 Ocak 2010 Salı

Altı Alternatif Sınırsız Enerji Kaynağı

Fosil yakıtlar ve nükleer enerji, günümüzde medeniyetin temel direği olan elektrik enerjisini sağlayan başlıca enerji kaynaklarıdır. Ancak bu kaynakların kısıtlı oluşu ve meydana getirebileceği çevri kirliliği riski insanları daha temiz ve ucuz alternatif kaynak arayışlarını itmektedir. Özellikle Kyoto protokolünin hazırlanmasına bağlı olarak çevre kirliliğini azaltmak için çeverci enerji kaynakları ile elektrik üretimi yapmak ülkeler için cazip hale gelmeye başladı. Karbon salınım kontratlarının alınıp satılabilir hale gelmesi yeşil enerji kaynaklarını akıtılan paranın finansal kökünü oluşturuyor. bu çerçevede HBR de yayınlanan alternatif enerji kaynaklarını ilişkin makaleyi özetleme çalışacağım.


1. Yüksek İrtifa Tribün Balonları
Yeryüzünde bulunan kuzenlerin aksine yüksek irtifa balonlarının tribünleri 15.000 Feet yükseklikte de çalışmaya devam etmektedir. Bu yükseklikte rüzgarın kesilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Helyum gazı ile donatılmış balonların üzerindeki rüzgar tribünleri ile enerji elde etmek her ne kadar iddialı bir fikir gibi gelse de Kanada merkezli Magenn Power bu iş için hazırlıklarını tamamladı sayılır.

2. Alg ve Yosunlardan Elde Edilen Biyoyakıtlar
Yeryüzünde biyo yakıt üretmek için tarıma elverişle alanlar çeşitli kısıtlamalar nedeniyle günden güne azalmakta, ancak çözüm suyun altından geliyor. Diş macunu ve temizlik ürünlerinde kullanılan yosunları deniz altında biyo yakıt üretmek için üretmek oldukça güzel bir fikir. Hasat ve dönüşüm süreçlerinde yaşanacak iyileşmeler ile bu alternatifi özellikle havacılık ve uzay sanayini için cazip bir seçenek olabilir. Amerika da 2009 yılı içerisinde yaklaşık olarak 50 milyon dolarlık alg yakıtı kullanıldı bile.

3. Dalga Çiftlikleri
Doğanın yıkıcı gücünü enerji için kullanmak oldukça etkili bir çözüm ancak iletim ve konumlandırma sorunlarıyla yüksek bakım masrafları aşılması gereken önemli engeller. Portekiz ve İngiltere de kısıtlı bir alanda bu teknolojiden elde edilen elektrik enerjisi bir kaç yıldır etkin bir biçimde kullanılmaktadır.

4. Nükleer Füzyon
İşte en iddialı alternatif enerji kaynağı, yıldızların gücü olarak bahsedebiliriz. Soğuk füzyon sonucu elde edilen enerji gerçek olduğunda yıldızlara yolculukta önümüzde hiç bir engel kalmayacak. 1922 yılından beri Birleşik Devletler yaklaşık 20 milyar doları bu işi için harcadı.

5.Jeotermal Enerji
Dünyamız derinliklerinde barındırdığı büyük jeotermal potansiyel ile aslında bize muhtemel ömrü boyunca enerji sağlayabilir. Problem şu ki mevcut teknoloji halen bunu ekonomik anlamda kullanabilmemize imkan vermiyor. Doğal kaynaklardan gelen jeotermal sular ile inşa edilen elektrik santralleri Türkiye de bile faaliyete geçti ama magma'nın büyük potansiyeli halen değerlendirilemiyor.

6.Güneş Enerjisi
Güneş panelleri ve kollektörler ile artık yavaş yavaş gelişen teknoloji günlük hayatımıza nüfuz etmeye başladı ancak boyut ve dönüşüm oranlarındaki büyük kayıplar halen çözülemedi. Gelecekte sık kullanılması en mümkün enerji kaynağı olmasına rağmen halen ekonomik bir çözüm sunulamadı. Uzayda kurulacak güneş enerjisi santralleri için NASA'nın 2016 öngörüsü halen belirsiziliğini koruyor.

Yazı Harvard Business Review Eylül 2009 Sayısından faydalınarak derlenmiştir.

Paul Cezanne


Paul Cezanne ( Doğum : 19 Ocak 1839 Ölüm : 22 Ekim 1906 )

Fransız post-empresyonist ressamı,19. yüzyılda var olan sanatsal akımları kökünden değiştiren ve 20. yüzyıla taşıyan değişimde köprü görevi gören bir sanatçıdır. Matisse ve Picasso'ya uzanan 20. yüzyıl çağdaş ressamları kendisini bir baba figürü olarak gördüklerini belirtmişlerdir.Cezanne Fransanın en güney bölgesindeki batı Piedmont da Aix en Provence de dünyaya geldi. Babası bölgedeki yerel bankaların birisinin kurucusudur. Aynı zamanda kendisine bıraktığı ekonomik imkanlar ile Cezanne'nın resimlerini yapabilmeksi için uygun ortam sağlamıştır.Saint Joseph kolejine gitmeden önce ispanyol bir keşişden evde dersler almıştır. Ardından Bourbon kolejinde Emile Zola'nın sınıf arkadaşı olarak eğitim görmüştür.Eğitim döneminde sanata olan tutkusu ortaya çıkmış Zola'nın desteğiyle sanatsal gelişimini Paris te devam ettirme kararı aldı. Bu karada babasını kendisine verdiği 400.000 Franc'lık para da önemli rol oynamıştır.


Paris e taşındığında ilk tanıştığı kişi Camille Pissaro dur. 1860'ların ortasına kadar devam eden arkadaşlıklarında beraber ortak çalışmalar da yapmışlardır. Sanatsal kariyeri boyunca binlerce resim çalışmasına imza atan Cezanne ayrıca 60. milyon $ lık değer ile şimdiye kadar bir tablo için ödenen en yüksek bedelli çalışmaya da imza atan ressam olmuştur.Cezanne optik ve geometrik fenomenlere atıfta bulunan çalışmaları ile kendisinden sonra gelen Picasso, Brais,Gris gibi sanatçılara öncülük etmiştir. Yapmış olduğu çalışmalardaki deneysellik ve özgünlük dönemin sanat hayatı için bir devrim niteliğini taşımaktadır. Cezanne doğmuş olduğu Aix en Provence da eski bir mezarlıkta gömülüdür.

14 Ocak 2010 Perşembe

Pierre Loti

Louis Marie Julien Viaud ( Doğum : 14 Ocak 1850 – Ölüm : 10 Haziran 1923 )

Fransız denizcisi ve yazarı, eserlerini Pierre Loti ismiyle yayınlamıştır. 17 yaşında Brest denizcilik okuluna katıldı. Macera tutkusu ve yeni yerler görme isteğiyle o dönem Osmanlı İmparatorluğunu başkenti olan İstanbula geldi. İstanbulda geçirdiği dönem boyunca günlüklerinden ve hatıralarından faydalanarak ilk eseri “Aziyade” yayınladı. İstanbulda günlerini geçirdiği bölgede popüler kahvehane ve tepe daha sonra kendi ismiyle de anıldı.

Sipahi’nin aşkı, Loti’nin evliliği gibi eserleri istanbulda geçirdiği döneme ilişkin hatıra ve bilgiler vasıtasıyla kaleme alınmıştır. Oryantalist tutkusu sebebiyle dönemin ilgi çekici bölgesi olan Hindistana 1900 yılların başında gitti. Hindistan dan sonra Boksör İsyanın da Çin de bulundu. Beijing kuşatması altında yazdığı eseri “Pekin’in Son Günleri” bu dönemi anlatır. 1923 yılında Hendaye de hayata gözlerini yumdu. Öldüğünde oryantalist bir biçimde döşemiş olduğu evinde bir çok Hristiyan ve Müslüman kültür eşyaları bulunmaktadır. Ölümünün ardından evi müze haline getirilmiştir.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Wilhelm Wien

Wilhelm Carl Werner Otto Fritz Franz Wien (    Doğum : 13 Ocak 1864 – Ölüm : 30 Ağustos 1928 )
Elektromanyetizma ve Isı konuları üzerine çalışma yapmıştır. 1911 yılında “kara madde” ( Blackbody) nin maksimum emisyonunu ve ısısı hakkında ortaya koyduğu ve Wien Değişim kanunu olarak adlandırılan çalışması ile Nobel Fizik ödülünü almıştır. Günümüzde Rusya topraklarında kalan Fischhausende toprak sahibi bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Daha sonra ailesi Drachstein taşındı. Rastenburg da okula gitmeye başladı. 1882 yılında Göttigen Üniversitesini ve Berlin Üniversitesinde eğitim hayatına devam etti. Herman von Helmholtz un danışmanlığını yaptığı doktora tezi ile doktor ünvanını aldı. Doktora konusu malzemelerin ışığı yansıtma ayrışması üzerineydi. Bu çalışması sayesinde Würzburg Üniversitesine Wilhem Conrad Röntgen’in yerine çalışmaya başladı. 1919 yılında Rutherford ile birlikte yapmış olduğu çalışmalar sonucunda bulduğu parçacığı Proton olarak adlandırıldı.1900 ve 1930 yılında yayınladığı iki kitabı bulunmaktadır.








12 Ocak 2010 Salı

Igor Vasilyevich Kurchatov

Igor Vasilyevich Kurchatov ( Doğum: 12 Ocak 1903 Ölüm: 7 Şubat 1960 )



Sovyetler birliğinin atom bombası projesinin başındaki nükleer fizikçidir. Simsky de doğan Kurchatov Crimea devlet üniversitesinde gemi inşa bölümünü bitirdi. 1924-1925 yılları arasında Sovyet politeknik enstitüsü fizik bölümünde araştırmacı olarak çalıştı. Abram Ioffe’ in yanında radyoaktiviteyle ilgili problemler üzerine araştırma yaptı. 1930 lar da öğrencisi Georg Flyorov ile birlikte uranyum radyoaktif zincir reaksiyonlarını ve nükleer enerji reaktörlerinin çalışma prensiplerini ortaya koyan çalışmalar yaptı.

Savaş sırasında araştırmalarını denizcilikte kullanılan manyetik deniz mayınları ve tank zırhlarını geliştirme sahalarına yöneltti. 1943 de Sovyet iç istihbarat servisince ele geçirilen nükleer silah raporu üzerine Stalin’in emri ile Sovyet nükleer silah programı başlatıldı. Daha önce beraber çalıştığı Ioffe’nin önerisi ile Kurchatov ve Molotov programın başına getirildi. 1945 de Japonya ya atılan bombalara ve casusluk skandalına kadar öncelikli bir proje olmayan atom bombası projesi yine Stalin’in emri ile hızlandırıldı. 1949 da yapılan başarısız test sonrası öldürüleceğini bile düşünen Kurchatov daha sonra Sovyet hidrojen bombası projesinde de çalışmıştır. 1963 de beynindeki kan pıhtısı sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Hidrojen bombası projesini başarıncaya kadar sakalını kesmeme yemini eden Kurchatov “ sakal” lakabıyla da anılmıştır.



11 Ocak 2010 Pazartesi

George Nathaniel Curzon - Lord Curzon

Tarihte bugün doğanlar köşemin konuğu  I. Dünya Savaşı ve Cumhuriyetin kurulmasına kadar olan süreçte etkin rol oynayan İngiltere'nin dönemin dış işleri bakanı;
Lord Curzon ( Doğum : 11 Ocak 1859 Ölüm : 20 Mart 1925).  

Ağzında gümüş kaşıkla doğanlar olarak adlandırılan asil kana mensup olarak 4. Scarsdale Baronu'nun 11 çocuğundan 2. olarak dünyaya geldi. Doğumunda sıkıntı yaşayan annesi 16 yaşına geldiğinde öldü. Annesinin erken yaştaki ölümüne rağmen babası yaklaşık 40 yıl daha yaşadı. Annesi erken kaybetmesi, bakıcısı Ellen Mary Paraman'ın baskıcı yaklaşımı daha sonraları kavgacı ve sert karakterinin ortaya çıkmasında büyük bir etken olmuştur. Oxford da Eton ve Balliol Kolejlerinde eğitim gördü. Gençlik yıllarında geçirmiş olduğu bir kaza sebebiyle omurgasından yaralanmış sık sık metal korse takmak durumunda kalmıştır. Bu durum insomnia varan bozukluklar ortaya çıkarsa da maceracı ve atılgan ruh halini etkilememiştir. Babasının,"toprak sahipleri dünyayı keşfetmelidir" mantığından yola çıkarak dış işlerinde çeşitli görevler almış. Hindistan başkomiserliğine kadar yükselmiştir. Dış işleri bakanlığı yaptığı dönemde Avrupa daki ve Orta doğudaki bir çok siyasi sorunu çözmek için diplomasi yeteneği konuşturmuş. Savaş sonrası en önemli anlaşmalardan birisi olan Lozan anlaşmasının İngiltere için en uygun sonuçla bitirilmesi büyük bir çaba sarfetmiştir. 


Rabat- Çöpten Çıkarılan Altın

Vaktim oldukça internette ilginç haber sitelerine giriyorum. Tumgazeteler; bu sitelerden birisi , bugün okuduğum bir haber beni çok sevdiğim bir büyüğümden öğrendiğim bir mesleği tekrar hatırlamama vesile oldu. Haberde insanların çöpten altın elde ettiğini anlatan iddialı bir başlıkta kullanılmış. İlk başta dikkate çeken çöpten altın çıkarıldığıydı. Gerçekte bu durum biraz farklı sektörde çalışmış ve büyük bir deneyim sahibi tanıdığım anlattığı Rabat işlemi aklıma geldi.  Altın imalathanelerinin olduğu çarşılarda, imalatta çalışan işçiler ve dükkan sahiplerinin kullandığı bütün kıyafet ve çöp niteliğindeki malzemeler normal çöpe verilmeyip biriktirilirmiş. biriken bu çöpler sene sonunda potaya atılıp eritilir, eriyen çöpün içinde bulunan altın tozları özel bir işlemden geçirilerek tekrar geri kazanılırmış. Geçimini bununla sağlayan insanlara da Rabatçı denirmiş. İşten çöpteki altın haberinin iç yüzü böyle! 

8 Ocak 2010 Cuma

Stok Devir Hızı

Bugün biraz değişiklik yapıp işyerinde karşıma çıkan ve muhtemelen öğrencilik dönemimde ne işime yaracak bu dediğim bir konu hakkında yaptığım derlemeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Patronlar ve yöneticiler düzenli aralıklarla işletmelerinin durumlarını merak ederler. Tıpkı obez çocuğa sahip anneler gibi çocuğunun aşırı kilo alıp almadığını her zaman kontrol altında tutmak isterler. Bunu yaparken de çocuğunun çevresindeki arkadaşlarını bir ortalama alarak bir sonuca varırlar. Yani işletmedeki stok miktarını kilo olarak görürsek çocuğun ne kadar sürede kilo alıp verdiğimizi ve bunun ne kadarının çocuğumuzun gelişimine katkıda bulunduğu önem kazanır. Aşağıdaki bölümde stok devir hızının nasıl bulunduğu ve ne şekilde yorumlanması gerektiğine dair özet bilgiler var. Umarım birileri faydalanabilir.
Stok Devir Hızı (Inventory Turnover), klasik olarak ortalama stok miktarının bir dönem içinde kaç kez üst üste konduğunda satılan mal maliyetini oluşturduğunu gösterir. Normal şartlarda yıllık olarak hesaplanan bu göstergenin formülü aşağıdaki gibidir, değerler parasaldır. : Satışların maliyet toplamının ortalama stoka bölünmesi yoluyla bulunur. Faaliyet dönemlerinde stok miktarı dalgalanmalar gösteriyorsa her ay sonunda stok miktarlarının aritmetik ortalaması alınması ile ortalama stok hesaplanabilir. Satışların maliyeti yerine net satışlar da alınabilir. Stok devir hızının hesaplanması için genelde aşağıdaki formülasyon kullanılır. Formüle ve elemanlarını aşağıdaki gibi açıklamak mümkündür.

Stok Devir Hızı = Satılan Mal Maliyeti (SMM)/ Ortalama Envanter

Satılan Mal Maliyeti : Bir yıl içinde yapılan satışın toplam maliyeti

Ortalama Envanter : Bu değer farklı farklı hesaplanabilir, en bilinen şekli “(Yılbaşı Envanter Değeri + Yıl Sonu Envanter Değeri)/2″ formülüdür. Bir diğer şekli ise her ayın belirli bir gününe (ayın başı, sonu, ortası gibi …) ait envanter değerinin bütün yıl için toplanarak 12′ye bölünmesidir.

Stok devir hızı formülde de görüleceği gibi bize bir oran verecektir. Asıl önemli olan bu oranın nasıl yorumlanacağıdır. Elde edilecek verinin anlamlı olabilmesi için yorumlanacak bilgininde değerlendirilmesi oldukça önemli bir konudur. Stok devir hızının düşük veya yüksek olmasının nasıl yorumlanması gerektiğini aşağıdaki örneklerle açıklayabiliriz.

Stok devir hızı yüksekse;

- Firma daha etkili rekabet olanağına sahiptir.

- Kâr marjı düşürülerek satış hacmi arttırılabilir.

- Stoklar yetersizdir.

- Tedarik güçlükleri nedeniyle satın alınan malın yerine yenileri konulamamaktadır.

- Stok kalemlerine girmesi gereken bazı kalemler diğer hesaplarda gösterilmiş olabilir.

- Mal alışları ve üretim satış olanaklarına göre iyi planlanmış demektir.

- Malların sürüm yeteneği vardır.

- Yılsonu stokları ihtiyatlı olmak adına düşük tutulmuş olabilir.
Stok devir hızı düşükse;
- Yukarıda sayılanların tersi var demektir.

- Fiyatların yükseleceği beklentisi ile spekülatif amaçlı stoka yatırım yapılmaktadır.

- İhtiyatlı davranılıp emniyet stoku yüksek tutulmuş olabilir.

Bu formüller klasik anlamda bir şirketin devir hızını diğer bir şirket ile kıyaslamak için kullanılamaz ancak şirketinizin malzeme veya ürün gruplarının iyi yönetilip yönetilmediği göstermek için kullanılabilir





Stephen Hawking


Stephen Hawking ( Doğum : 8 Ocak 1942 – Ölüm :? )

Ünlü İngiliz teorik fizikçisi ve matematikçisi; 1942 yılında Oxford da biyolojik araştırmacı Frank Hawking ile Isobel Hawking’in ilk çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Doğumundan önce Londra da yaşayan aile savaş sebebiyle Oxford’a taşınmış ardından babasının işi nedeniyle taşındıkları Hertsfordshire da okula başlamıştır. Okulda geçirdiği 3 yıllık sürede iyi bir öğrenci olmasına rağmen çokta olağan üstü bir öğrenci olmadığı öğretmenlerince anlatılmıştır. Her zaman bilime karşı ilgi duyan Hawking, Oxford College üniversitesi matematik bölümüne kaydoldu. Fakat okulun bu bölümü önermemesi nedeniyle fiziği seçmek durumunda kaldı. Sonraları termodinamik ve kuantum mekaniği, rölativistik gibi konulara ilgi duyan Hawking, özellikle kara delikler ve yaydıkları radyasyon üzerine çığır açan çalışmaları vardır. Daha sonra astronomi ve kozmolojiyle ilgili çalışmalarını kitaplaştırdı.
“Zamanın kısa tarihi” isimli kitabı İngiltere de 237 hafta en çok satanlar listesinde kaldı. Üniversite yıllarında yazılı sınavlar kadar sözlü sınavlara giren Hawking, fizik hocası Berman’ın bir demecinde de belirttiği gibi “kendisini sınava tabi tutan insanlardan oldukça zeki olduğunu” sık sık kanıtlama fırsatını elde etmiştir. Akademik alandaki ışıltılı kariyerine rağmen ALS veya Lou Gehring hastalığı olarak bilinen ve motor neronlarında yaşadığı problemler nedeniyle hareket etmekte ve konuşmakta oldukça zorlanmaktadır. Intel sponsorluğunu yaptığı bilgisayar sistemleri ile tekerlekli sandalyesinden dünya ile iletişim kurabilmektedir.



7 Ocak 2010 Perşembe

Spor Karşılaşmalarında Kültürel Tonlar ve Türkiye Üzerine Potburi

Futbol kimilerince “kitlelerin afyonu” kimlerince “ sadece bir spor olmayıp savaş” olarak değerlendirilir. Ancak icat edildiği günden 2000 yılların sonuna kadar geçirmiş olduğu evrim kimi milletlerin dünyaya bakışlarını değiştirecek kadar etkili olmuştur. 2000 yılların başından itibaren kendisini hissettiren şirketleşme, pazarlama ve bahis sarmalı tamamen aidiyet duygusu ve amatör hislerle takımlarını destekleyen kitlelerinde dönüşmesine yol açmıştır.

Her ülke kendi kültürü ve geçmişini esas alarak futbol üzerinden bir anlayış geliştirmiştir. İspanyolların zevk veren pasa dayalı oyunları, ya da Catenaccio gibi savunma sistemi geliştirecek ve sistematik bir biçimde uygulayacak İtalyan futbolu tam anlamıyla ne coğrafi etkilerle ne de coğrafyanın getirdiği sosyal etkiyle açıklanabilir. Ancak göz ardı edilmemesi gereken örneklerde olacaktır. Orta Avrupalı takımların ki Almanya, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti bunlara örnek verilebilir; ruhtan yoksun ama müthiş disiplinli oyunu veya fiziksel güce dayalı İskandinav futbolu toplumların içinde bulunduğu fiziki şartlara adaptasyonuna göre şekillenmesi bu duruma iyi bir örnektir.Genel olarak futbolda gelişmiş olan ülkelere baktığımızda Arjantin ve Brezilya gibi istisnaların dışında ekonomik anlamda oldukça gelişmiş olduklarını görmekteyiz. Futbolu bir yaşam mücadelesi olarak gören Güney Amerika ülkelerinin aksine refah düzeyi gelişmiş olan AB bunu bir seyirlik spor haline getirip ticari anlamda da ciddi gelir elde etmeyi de hedeflemektedirler. İngiltere deki spor kulüplerinin şirket haline getirilerek bireylerce satın alınacak bir ticari organizasyon haline gelmesi yüksek seyirci potansiyeli ve gelir düzeyinin ticari başarısını tasdik eden bir örnek olarak incelenmektedir.

Futbolu seyir açısından zenginleşmesini sağlayan bu sistem bir diğer tarafta toplumun ahlak sistemine de kısmi olarak negatif etki yaratacak sosyal sorunları da ortaya çıkarıyor. Taraftar grupları, Holiganizm, Bahis skandalları ve şike iddiaları futbolun spor işlevinden çok kazanç ve aidiyet kapısını çevrilen bir kavga odağı olmasına yol açıyor. Bu çatışma ortamı ve gerilim, kitleleri yönetmeyi hedefleyen, kendi kişisel çıkarlarını yönettiği kulüpler üstünden dayatabileceğini düşünen sermaye insanlarına getirim kapısı olarak geri dönüyor.

Güzel ülkem siyaset ve ekonomide olduğu gibi spor alanında da ilginç bir bileşimi bünyesinde bulundurmaya yıllardır devam ediyor. Türkiye deki futbol piyasasında uçuk fiyatlar ödenerek futbolcu transfer edenler, dernek yapısında olan gençlik kulüplerinin ticari şirketler kurup borsaya kota olması, yöneticilerin kişisel borç ve hibe yöntemi ile kulübe borç para vermesi ardından bu paraların tahsil edilmesi gibi ilginç uygulamalar 2010 yıllara geldiğimiz şu günlerde oldukça normal karşılanıyor. UEFA kriterlerini karşılayamadığı için iflas eden Mouscron göz önüne alırsak şu soruyu sorarak yazıyı bitireyim: Eğer aynı kriterler burada da uygulansa ne olur?




Paul Keres

Paul Keres ( Doğum : 7 Ocak 1916 – Ölüm : 5 Haziran 1975 )

Paul Keres 1936 ile 1968 yılları arasında en yüksek kazanma oranına sahip büyük usta olarak büyük ustalar tarihindeki en iyi oyunculardan birisidir. Birçoklarına göre Dünya Satranç Şampiyonu olmamış en güçlü oyuncu olarak kabul edilmektedir. 1916 da Estonya Narva da dünyaya gelen oyuncu günlük gazete ve dergilerden elde ettiği kısıtlı bilgi ile satranç öğrenmeye başladı. 3 kez Estonya okullararası şampiyonu olan genç yetenek etkili ve atak oyun sitili ile hemen dikkati çekti. Eğitimine daha sonra Tartu Üniversitesinde matematik üzerine devam ede Keres, oyun gelişiminde bu eğitimin etkili olduğunu birçok yazı ve söyleşisinde belirtmiştir.

Dünya şampiyonluğu için yarıştığı dönemde patlayan İkinci Dünya savaşı nedeniyle şampiyon olma şansı zora girmiş. Estonya’nın 1944 yılında işgal edilmesi sırasında kaçamayarak Sovyet yönetiminin baskısı altına girmiştir. Daha sonra Sovyet milli takımı adına oynamaya başlamış ard arda 7 olimpiyat şampiyonluğu ile ulaşılması güç bir rekoru eline geçirmiştir. Kariyerinin ilerleyen yıllarında özellikle açılış teorileri konusunda önemli çalışmalar yapmış. Bunlardan en bilineni Sicilya defansının Scheveningen Varvasyonuna karşı geliştirdiği Keres saldırısıdır. Ayrıca kariyeri boyunca 180 problem ve 30 çalışmayı da yayınlamıştır. 1975 yılında Helsinki de ki bir turnuvada geçirmiş olduğu kalp krizi sebebiyle hayata gözlerini yummuştur. Cenazesine 100.000 den fazla Estonyalı katılmış, 2000 yılında Estonyada yüzyılın sporcusu ünvanı verilmiştir.



6 Ocak 2010 Çarşamba

Roger Keith "Syd" Barrett

Roger Keith "Syd" Barrett ( Doğum: 6 Ocak 1946 – Ölüm: 7 Temmuz 2006 )

Syd Barrett, İngiliz söz yazarı, gitarist ve Pink Floyd’un kurucu üyelerindendir. 7 yıl kadar aktif olarak rock müzisyeni olarak devam ettiği kariyerine 1975 de ara vermiştir. Öldüğünde emekli müzisyen ve bahçıvan olarak anılmak istediğini belirten müzisyen Pink Floyd'un yapmış olduğu işlerden de para almaya ölünceye kadar devam etmiştir. İngiltere Cambridge orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Barrett, annesinin desteği ile müziğe ilgi duymaya başlamıştı. 14 Yaşında yerel bir grupta çalmaya başlarken grubun davulcusunun Sid olan adıyla karışmaması için “Syd” ismini takma isim olarak aldı.
1964 yılında itibaren Pink Floyd ismini alana kadar grubu “The Abdabs”, “Sigma 6”, “The Megadeaths” gibi isimler aldı. Çaldıkları bir konserde aynı grup ismi ile karşılaşmaları sonucu Barrett grup ismini “The Pink Floyd Sound” olarak değiştirdi. Daha sonraları Pink Floyd olan isim Barrett’in grupta bıraktığı en önemli katkılardan birisidir.

1968 yılında yaşamış olduğu psikolojik sıkıntılar ve grup içinde meydana getirdiği olumsuzluklar nedeniyle grupta ayrılarak kariyerine solo çalışmalarla devam etti. 1975 yılında grubun yapmış olduğu “Wish you were here” toplantısında kendisi için çalınan “Shine on you Crazy Diamond” Pink Floyd’un en bilinen şarkılarından birisi oldu.Asperger Sendromu ve diyabet sebebiyle hem psikolojik hem de fiziksel sıkıntılar çeken Barrett, 2006 yılında pankreas kanseri yüzünden hayata veda etti. Grup içinde yer aldığı kısa zamanda gerek müzikal gerekse yazdığı sözlerle Rock müzik tarihinde çok önemli katkılar yaptı.



5 Ocak 2010 Salı

Julio Garavito Armero

Julio Garavito Armero ( Doğum : 5 Ocak 1865 – Ölüm :11 Mart 1920 )

1865 de Bogota da doğan Garavito, dönemin parlak zekâlarından birisiydi. Ulusal mühendislik okulundan hem matematikçi hem de inşaat mühendisi derecesi ile mezun oldu. San Bartome lisesine gittiği dönemde patlak veren iç savaş nedeniyle öğrenimine kısa bir süre ara verdi. İç savaş döneminde “9.5 Çember” adını verdiği gizli bir bilim derneğinin de üyesi olan Garavito, Halley kuyruklu yıldızı ve güneş yörüngesini yönelik çalışmalarıyla adından söz ettirdi. Yıldız mekaniği, ayın çekim gücünün akışkanlar üzerine olan etkileri gibi önemli çalışmaları kendinden söz edilmesine yol açtı. İç savaş sonrasında hasar gören ülkesinin tekrar yapılanmasına ekonomi alanında dersler vererek katkıda bulundu. Verdiği derslerde savaş ve aşırı nüfusun ekonomik etkilerini irdeledi.




Bilim alanına yapmış olduğu katkılar nedeniyle Ay’ın yüzündeki bir kratere adı verildi. Ayrıca Kolombiya daki en prestijli mühendislik okullarından birisine de adı verilerek onurlandırılmıştır.

4 Ocak 2010 Pazartesi

Louis Braille

Louis Braille ( Doğum: 4 Ocak 1809Ölüm: 6 Ocak 1852 )

Bütün dünyaca kullanılan görme engellilerin okuma yazma alfabesi olan Braille alfabesini icat eden kişidir. Dünya üzerindeki neredeyse bütün dillere adapte edilebilen bir alfabedir. Okunan karakterin üzerine parmakla gezdirilerek kabartmanın tanımlanması esasını temel alır.


Semer yapımcısı Simon Rene Braille ile Monique Baron Braille oğlu olarak dünyaya gelmiştir. 3-4 yaşlarındayken babasının aletlerinden birisi ile kör olan küçük Braille 10 yaşında görme engelli gençler akademisine (Institution Royale des Jeunes Aveugles) kabul edilmiştir. Cello ve Org çalmada göstermiş olduğu başarı sebebiyle Fransa daki bir çok Kilise de org çalacak kadar yetenekli bir öğrenci olarak dikkati çekmiştir. Okul döneminde öğretilen el işi ve ticari derslerinde okul yöneticisi Valentin Haüy’ün geliştirdiği kabartmalı harf metoduna ilgi göstermiş ancak bu sistemle baskı yapmanın zorluğu sebebiyle istenilen gelişimi sağlayamamıştır.




1821 yılında eski bir asker olan Charles Barbier’in okulunu ziyaret etmiş ve geliştirdiği 12 noktalı iletişim diliyle tanışmıştır. Sonografi adı verilen bu yöntem savaş sırasında özel iletişim için kullanılmıştır.Braille aynı yıl daha 15 yaşında iken babasının iş aletleri ile 6 noktalı bir sistem geliştirmiştir. Noktalama yöntemi ile Haüy’ün kabartma harf metoduna yeni bir yaklaşım getirmiş, sadece okuma yerine yazma imkanını sağlayan yeni bir metodu şekillendirmiştir. Geliştirdiği yöntemi müzik ve matematiğe de uygulayan Braille, arkadaşı Pierre Foucault ile geliştirdiği sistemde baskı yapabileceği bir makine de geliştirmiştir. 1852 yılında 43 yaşında tüberküloz sonucu hayata gözlerini yummuştur.