30 Aralık 2009 Çarşamba

Brangus


Kurban bayramı geçti gitti bize yolsuzluk ve acemi kasap haberleri bıraktı. Ofiste hayvancılığa meraklı adamlar olunca bende ister istemez nette gezerken bu konuda yazılan yazıları okuyorum. wikipedia sağ olsun et amaçlı yetiştireln bu cins hakkında gayet güel bilgiler vermiş. Brangus sığırı  Hindistan yarımadası kökenli Brahman ineği ile Angus sığırının melezlenmesi sonucu elde edilmiş bir cins. Doğal olarak ismi de bu iki ismin karışımı sonucu oluşturulmuş. Genetik olarak 5/8 oranında Angus, 3/8 oranında Brahman köklerin karışı türü tanımlamak için kullanılıyor. Gelişmiş hastalık dayanımı ve doğurlanlık sebebiyle tercih edilen bir tür olan bu cinsin en belirgin özelliklerinden birisi de nem ve sıcaklık dayanımının atalarından aldığı genler sebebiyle oldukça iyi olması.



Özellikle Brezilya ve Avusturalya gibi tropik iklimin hakim olduğu sıcak ve nemli ortamlara göstermiş olduğu yüksek adaptasyon nedeniyle bu ülkelerdeki besi sığırcılarının gözdesi haline gelmiştir. Türkiye deki yüksek maliyetler ve kaçak hayvan giriş sebebiyle yaşanan et krizi gelecekte ülkenin stratejik dengelerinden birisi olan kırmızı et tüketimini oldukça olmusuz etkileyecek. Bu durumun önüne geçebilmek için verimliliği kanıtlanmış Brangus gibi türleri hayvancılığa uygun bölgelere adapte etmek oldukça önemli bir hamle olacaktır.

A Decade After Millenia

Yarın büyük bir ihtimalle bilgisayar başında olmayacağım. Bütün bir yıl oyunca karşısında esir olduğum bu makine bana dünyada ki harikaları gösterdiği kadar yaşamımı devam ettirmek için çalıştığım işi daha kolay yapabilmek, arkadaşlarımla iletişim kurmak için, güzel anlarımı tekrar hatırlamak için, en temel dürtülerimi köreltmek gibi yararlar sağlamış olsa da pranga mahkûmu gibi akıp giden hayatı bir monitör ekranına sığdırmak zorunda da bıraktı.

Yarın miladi takvime göre yılın son günü, durup bir durum değerlendirmesi yaptığımda, kendimi zarardaymış gibi hissediyorum. Akıp giden koskoca bir sene ve bireysel anlamda kazanılan doğru düzgün hiçbir kazanım yok. 2010 yılında çalışma anlayışımdan başlayarak yeni başlangıçlar ve değişimler yapmak için önemli bir sene olacak. Gayretlerimi üst düzeye çıkarmak ve hayatımı bir düzene koymam lazım. 2010 yeni başlangıçların ve büyük değişimlerin senesi olur. En azından benim için öyle olmasını umuyorum.

Hideki Tojo

Hideki Tojo ( Doğum: 30 Aralık 1884 – Ölüm : 23 Aralık 1948 )

2. Dünya savaşında Japon kraliyet ordusunda general ve aynı zamanda Japonya’nın 40. başbakanı olarak 1941- 1944 yılları arasında görev yaptı. Savaş sonrası işlemiş olduğu savaş suçları sebebiyle yargılanıp ölüme mahkûm edildi.Hidenori Tojo’nun 3. çocuğu olarak Tokyo da dünyaya geldi. Kendisinden büyük olan kardeşleri öldüğü için ailenin hayatta kalan tek çocuğudur. 1909 yılında Katsuko Ito ile evlendi. Bu evlilikten 3 oğlu ve 4 kızı oldu. Askeri kariyerine Japon Kraliyet Akademisinde başlayan Tojo Teğmen rütbesi ile bu akademiden mezun oldu. 1919 da Almanya ve İsviçre de askeri ataşe olarak görev yapan Tojo’nun adını ilk duyurduğu görev Mancurya daki Kwangtung ordusudur. Aldığı hızlı ve etkili kararlar sebebiyle Jilet (Kamison) lakabı ile anılmaya başladı. 2. Sino-Japon savaşı sırasında Moğolistan bölgesindeki kuvetlere de komuta eden Tojo, 1938 yılında Savaş Bakanının altında görev yapmak için Japonya’ya çağırılır. İmparator Hirohito’nun aşırıcı hareketleri kontrol edememesi sebebiyle Başbakan oldu. Başbakanlığı sırasında Midway Savaşının kaybedilmesinden sonra Japonya’nın yenilgi süreci hızlanmış. Saipan daki son yenilgiden sonra kalbinin üstünde ateş ederek başarısız bir intihar girişiminde bulunmuştur.Savaş suçları mahkemesince yargılanmış ve asılarak idam edilmiştir.

29 Aralık 2009 Salı

NBA : AllStar 2009

14 Şubat tarihine rastlayan All Star haftası tarafımdan pek de ilgi çekici bulunmadı. Skill Chalenge ve Smaç yarışması sadece özetlerden takip ettim. All Star maçı ise geleneksel hale gelen batı üstünlüğüyle sona erdi. Hido'nun all star olamaması ise geçen sene aldığı MIP ödülünün bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Okuduğum yorumlar Jameer Nelson'un bu sezonda çıkış yapan Orlando'nun kilit oyuncusu olduğunu düşünenler PlayOfflarda hayak kırıklığı yaşayacaklar.

Charles Goodyear

Eskiden hatırlayanlar bilir gazetelerin sağ üst köşelerinde "tarihte bugün"  yada "bugün doğanlar" gibi bölümler vardı. Ey okur! Ona benzer bir hizmeti ayağınıza kadar getiriyorum.  TheFreeDictionary, nette gezerken gördüğüm ve sık kullanılanlar kısmına eklediğim güzel sitelerden birisi. Günün önemli olaylarını ve kişisini önem olarak Anglo Sakson köklere bağlı olarak tanıtıyor. Aslında ingilizce kelime ve metin aşinalığını geliştirmek için kullandığım bu sitenin beğendiğim bir bölümünü elimden geldiğince çevrirerek Türkçeye kazandıracağım. Nette ulaşabildiğim günlerde de sık sık güncellemeyi düşünüyorum. Charles Goodyear ile başlayalım.

Charles Goodyear ( Doğum:29 Aralık 1800 - Ölüm:1 Temmuz 1860)
Tarihte ilk kez vulkanize kauçuğu üreten insan olan Charles Goodyear , Amasa ve Stephan Goodyear'ın 6 çocuğundan en büyüğü olarak New Haven ,Connecticut da dünyaya geldi. Babası New Haven kolonisinin kurucularından birisidir.  Hayatını ilk yıllarında babası ile beraber çalıştıkları bir çiftliği olan Goodyear burada fildişi ürünler, metal düğmeler ve tarımsal ürünler üretti. 1824 Clarissa Barker ile evlendikten sonra hayatında büyük bir değişim yaptı. 2 yıl sonra Philadelphia taşınan aile, üretmiş oldukları tarımsal ürünleri İngiltere pazarına ihraç etmeye başladı. 1831 ve 1832 yıllarında Roxbury plastik firmasının denemelerini yaptığı "Elastik Sakız" haberi üzerine deneme ve icatlarını bu yönde geliştirmek için Boston ve New York a geziler düzenledi. Bu yeni materyalin dayanımını arttırmak için bir çok deneme yapan Goodyear 1938 yılında tanıştığı Nathaniel Hayward aracılığıyla kauçuk sanayinde kullanılan sülfür'ü keşfetti.

Yaptığı denemeler sonucunda kaucuğun daha dayanıklı olmasını sağlayan vulkanizasyon sürecini bulan Goodyear, bu çalışmasını "Gum Elastic and Its Varieties with a detailed account of its application and uses of The Discovery of Vulcanization" adlı kitapta detayları ile yanıtladı. Bulmuş olduğu tekniği geliştirmeye çalışırken almış olduğu kredilerde yaşadığı sıkıntılar ve sorunlar sebebiyle ölmekte olan kızını ziyarete gittiği New York ta hayatını kaybetmiştir. 1898 yılında Frank Seiberling tarafından kurulan Goodyear Tire Company Charles Goodyear'ı onurlandırmak için Goodyear ismiyle kurulmuştur.


A Gribi Salgını ve İlaca Dayanıklı Tüberküloz

Yaklaşık bir ay önce Sağlık Bakanlığının Türkiye de A gribi riski olduğunu açıklamasından sonra tam anlamıyla haber bültenlerinde ve kamouyunda bir cadı avı başladı. Aslında grip virüsleriyle ilgili tam bilgi sahibi olmayan, son 10 yılda ilaca bağlı tedavi yöntemleriyle resmen antibiyotik ve kimyasal bombardımanına tutulan güzel ülkemin güzel insanları medyanın da gazıyla resmen kendini temizliğe verdi. WHO( Dünya Sağlık Örgütü) açıklanan salgın derecesinde A gribinin arkasında ilaç şirketlerinin olduğu bir çok ülkede dillendirildi.




Bugün okuduğum bir haber ise A gribinden daha korkutucu bir duruma işaret ediyor. İlaca dayanıklı, tedavi edilmesi daha zor tüberküloz vakasıyla ilk kez Amerika da rastlanıldığını bildiren haberde 40 yıl önce antibiyotikler ile def ettiğimiz Tüberküloz mikrobunun daha da güçlenmiş bir biçimde döndüğünü gösteriyor. Umarı bu haber de global komplo teorileriyle ilişkilendirilmeyip üzerine eğilecek bir durum olur.

28 Aralık 2009 Pazartesi

Zincir Eczanecilik ve Türkiye

Uzun zamandır bahsedilen ve hükümetin kademeli olarak yürürlüğe koymak istediği Eczane ve sağlık reformu işlemlerinde son aşama Eczanelerin anlaşmalarını fes eden SGK eczane zincirlerinin kurulması için hazırlıklarına başlıyor. Hükümet 15 milyar TL’ye yaklaşan ilaç pazarında denetimi zor ve küçük olan eczaneleri öldürüp market ve AVM içlerinde zincir şeklinde ilaç satabilen eczane açmanın yollarını arıyor. Bu gücü elinde tutan kişilerin rant sağlaması için bulunmaz bir fırsat olacaktır. İzlemeye devam ediyoruz

Sosyal Ağlar ve İş Yaşamı

Ofis insanı nedir? Fabrika insanı nedir? Çalışmaya başlamadan önce bilmezdim. İlk iş deneyimim Demir-Çelik sektöründe kafada Baret, sırtta tulum sabahtan akşama kadar yılların kaşarı olmuş Torna ustalarının yaptıkları işleri ISO: 9001 sistemine nasıl bütünleştiririm? di. Patron insanı ile tanışmam da bu aşamada oldu. İsmi bende saklı patron insanı psikolojik açıdan dengeli değildi. Beraber çalıştığı insanları yanında çalıştırdığı insan değil de kölesi olarak gördüğü için küfür etmek, tokatlamak gibi eylemleri hiç sıkılmadan yapabiliyordu. Gerek çalışma ortamının fiziksel şartları gerekse işin deneme süresinde benim sıtkımın sıyrılması nedeniyle dayanıklı tüketim malları üretimi yapan bir firmaya yani montaj sanayisine yumuşak bir geçiş yaptım. Çalışmaya başladığım bu yer dışarıdan çok parlak gözükmesine rağmen içinin nitelikli insan kaynağı olarak boşalmasını önüne geçeceğini düşünmüyorum. İkili ilişkiler yani ilişkiler ağı iş yaşamının ana öğesini oluşturuyor. Eğer geniş bir sosyal ağa birazcık da iyi bir iletişim elektriğine sahipsen istediğin her türlü işi yapabiliyorsun.

26 Aralık 2009 Cumartesi

Yeni Yıl Yeni Golcü

El Kaiser Daniel Pasarella River başkanı olduktan sonra ilk icraat olarak zayıflayan hucüm bölgesine Kolombiyanın yeni yıldızı Jackson Martinez'in %50 bonservisini alarak yaptı. Kendi ülkesinde attığı gollerle takımının şampiyon olmasını sağlamıştı.San Lorenzo ve Racing'inde transfer etmek istediği yıldız oyuncu, River için oldukça güzel transfer olacağını düşünüyorum. River, Falcao'yu  Porto'ya oldukça düşük bir ücretle satmasına rağmen iyi bir gelir elde edebilmişti.


Ayrıca başkan Pasarella'nın transfer gündeminde  Cvitanich, Boghossian, Figueroa, Pavone ve Jara gibi oyuncularda bulunuyor. 

25 Aralık 2009 Cuma

Forsaken: Terkedilmişler

Terkedilmişler Wheel Of Time ( Zaman Çarkı ) evreninde Tek Gücü ( One Power) en iyi kullanabilen  bahsedilen ve  en çok korkulan korku lordlarınına verilen isimdir.13 tanesi ile birlikte karanlık olan hapishanesine kapatılmıştır. 13Th depository adlı blogdan aldığım isim listesi :
Aginor / Osan’gar (‘Sol El Hançeri’)
Gerçek İsim: Ishar Morrad Chuain
Takma adı: Corlan Dashiva


Asmodean
Gerçek İsim: Joar Addam Nessosin
Takma adı: Jasin Natael


Balthamel / Aran’gar (‘Sağ El Hançeri’)
Gerçek İsim: :Eval Ramman
Takma adı:Halima Saranov




Be’lal (‘Kıskanç’)
Gerçek İsim:  Duram Laddel Cham
Takma adı: High Lord Samon
Takma adı: Ağ Ören


Demandred

Gerçek İsim: Barid Bel Medar


Graendal
Gerçek İsim: Kamarile Maradim Nindar
Takma adı:  Lady Basene, Maisia


Lanfear (Gecenin Kızı) / Cyndane (Son Şans)

Gerçek İsim: Mierin Eronaile
Takma adı:  Selene, Silvie, Keille Shaogi

Mesaana
Gerçek İsim: Saine Tarasind

 Moghedien (‘Örümcek’)

 Gerçek İsim: Lillen Moiral

 Takma adı: Gyldin, Marigan

 Rahvin

 Gerçek İsim: Ared Mosinel
Takma adı: Lord Gaebril



 

 Sammael (‘Umut Yıkan’)
 Gerçek İsim:Tel Janin Aellinsar

 Takma adı:  Lord Brend , Caddar


 Semirhage ( Acının Hanımı)

 Gerçek İsim: Nemene Damendar Boann

 Takma adı: Anath Dorje



Ishamael ( Umuda İhanet Eden)
Gerçek İsim : Elan Morin Tedronai
Takma İsim : Moridin, Baalzamon








NBA Noel Öncesi Maçlar



Bu gece saat 12 de NTVSpor LA Lakers-Clevland Cavaliers maçını verecek. bir nevi kocaoğlan dükkana geri dönecek ama esas adam olarak değil. Yeni kral Lebron şovun büyük kısmını götürüyor. bu arada LA bütün yıldızlarıyla kontrat uzatarak hazır geçiş dönemi varken 3-peat öncesi son hazırlığını yapıyor. All Star öncesi ve finaller için Cavs takviye gerekli değil mi kendini test edecek. Eğer bu senede yüzük gelmezse 2010 da Lebron eline haritayı alıp devasa Salary Cap'i olan takımları test etmeye başlar

Toplantı


Toplantı yapmak. Sorun çözmek için bir araya gelmek. İş yaşamım boyunca çok az toplantıya katıldım. Herkes kendisi için en iyi olacak çözüme göre kendini konumlandırdığı için problemler genelde pozisyon olarak en zayıfa işin ihalesi şeklinde sonlanıyor. İçinde bulunduğum çalışma kültüründe en iyi çözüm her zaman toplam verimlilikten ziyade son sözü söyleyenin isteklerine göre belirleniyor. kişisel egoları törpülemek mümkün olmadığına göre yapılacak en iyi şey. İnsanları toplantıya çağırdığında 10 dk. içinde çözüm önerisi sunacak bir hazırlık düzenini yapmak ve liderin bu 10 dk. sürede kararını verecek olmasıdır. Haricinde geçen süre laf salatasından ibaret. Bu benim yorumum. Her kararı 10dk. almak tabii ki mümkün değil ancak basit şeyler için bile saatlerce tartışmak zaman kaybı!!

Yemek listem Üzerine

Ufak tefek yasaklama sorunları sebebiyle burada yazmaya fırsatım olmadı. Özetlemek gerekirse yemek listesi kararımı gözden geçirip doktara gittim. Diyet ve spor programı uygulamam konusunda kesin bir cevap alarak geri döndüm. Kilo verme ve zayıflama konusunda kesin kararlıyım. Ayrıca Tiroid ve paratiroid içinde testler yaptırdım. Genetik olarak ailece bu organımızla ilgili bir sıkıntımız var sanırım. Annem, Babam ve son olarak bende de bu organla ilgili bir takip dosyası açıldı. Abimde de çıkarsa kare ası bulacağız. Araba alma rüyalarmız ise yavaş yavaş azalıyor.

Güncel spor olaylarını bir dahaki postta ele alıcam. Efesin Şampiyonluğu ve LA'in şampiyonluğu biraz burukluk yaratsa da mücadele oldukça güzeldi. Futbol muhabbetlerine yaz boyunca girmeyi hiç düşünmüyorum. Hedefim Polonya 2009 için takım incelemeleri ve "March Madness Bracket" hazırlamak...

Amca Olmak

Amca oldum. Defne adından dünyalar tatlısı bir yeğenim 20 Eylül 2009 da dünyaya geldi. Artık Daha geniş ve daha şirin bir aileyiz :)

Denemeler

Mantıklı olamayacak kadar uzun bir aradan sonra bloğu güncellemek ve yeni yazılar ekleme ihtiyacı duydum. Dönüp yazdıklarımı okuduğum da; sözel olarak iyi birer ifade olarak gördüğüm yazıların aslında yazıya döküldüğünde o kadar da iyi olmadığımı gördüm. Kendimce bu eksikliğimi gidermemin en iyi yolu mümkün olduğunca çok yazı yazmak ve belirli yazı kalıplarından çıkacak biçimde yazılarımı çeşitlendirmek olacak. En azından ben bu yolu seçersem başarılı olacağını düşünüyorum.


İlkokulda ilk kompozisyonumu yazarken öğretmenimin bana öğrettiği ilk şey “ana fikir” di. Yazılar belirli bir fikrin etrafında desteklenen ifadeler ve bilgiler ile anlam kazanmalı derdi öğretmenim. Aradan geçen yaklaşık 15 yıllık dönemde okumaya çok ağırlık verip, yazmaktan git gide uzaklaştığımı fark etmiş bulunuyorum. Şimdi üniversiteyi bitirmiş ve Yüksek lisansını yapmakta olan biri için bu eksiklik ne kadar acı verici olabilir tahmin edebilirsiniz. Hayatımı kazanmak için yapmış olduğum işin şuan itibariyle 2008 yılı başındaki kriz sebebiyle sekteye uğraması ve iş yoğunluğumun hafiflemesi sebebiyle kişisel gelişimim için çaba göstermeye karar verdim. Kendimde bulduğum eksik yönleri tanımak ve daha iyi donanımlı bir insan olmak ( daha iyi bir insan olmak gibi iddialı bir amacım yok) için kendime yönelik bir çeşit araştırmayı bir süredir yapmaktayım. Şimdiye kadar belirlediğim eksiklikleri şöyle sıralayabilirim:

  • Kendine güven ve müzakere yönetimi eksikliği
  • Üşengeçlik ve kolay pes etme
  • Yazılı ürünleri okumak kadar düşündüklerimi yazmaya çalışmak
  • Hareketsiz ve gerektiği kadar zorlanmamış bir beden
  • Pozitif yönde düşünme fazlalığı

Ara ar bu tip yazılar yazarak kendimce nasıl bir gelişim sağladığımı ölçmeye çalışıyorum. Denk gelipte bu bloga rastlayan siz online gezginleri bir iki dakika ayırıp yazılarımın sizde uyandırdığı hissi bana yorum olarak bildirirseniz size minnettar olurum.

Zorunlu Özel Emeklilik


DYHOL'un ekonomi ve ticaret gazetesi olarak hizmet veren Referans gazetesinde uzman oldukları konular üzerine yazı yazan bir çok köşe yazarı var. Noyan Doğan da sıklıkla sigorta ve sigortacılık konusunda yazılarını bu gazetede yazıyor. Bugün okuduğum son yazısında Zorunlu Özel Emeklilik sisteminden bahsetmiş. Bilinirliği son yıllarda artan ve devletin vergi avantajı sebebiyle hem güvence verdiği hemde desteklediği bir sistem. Bir çok ekonomi bloğu bireysel emeklilik sistemi ve avantajları hakkında yazı yazdı. Benim merak ettiğim devletin önümüzdeki bir kaç sene içerisinde sürdürülemez duruma gelecek Sosyal Güvenlik açığını özel sektörün yönettiği Bireysel Emekliklik fonları ile kapatma yoluna gidip gitmeyeceği. Şu aşamada basın yayın organlarında çıkan haberlere göre hükümetin iş gücü piyasasında serbestlik sağlamak ve işçi maliyetlerini düşürmek adına yapacağı hamlelerden birisi de bu yönde olacak gibi. Aynı Borsa da olduğu gibi elinde gücü olan şirketlerin devletle birlikte halkı istediği gibi yönlendirebileceği ve usulsüzlükler konusunda dokunulmaz olacak olması beni çok endişelendiriyor. İzlemeye devam ediyoruz.

Dune Karakterleri 3 : Sadık,Lider,Fremen Stilgar

The Fremen Stilgar Ben Fifrawi was born in 10,141 A.G.Stilgar Loncadan sonra 10141 de Stilgar Ben Fifrawi olarak Tuan daki Umbu siyeçinde dünyaya geldi. 10175 de Stilgar Tabr siyeçinin lideri Forad'a meydan okuyarak Tahaddi al Burhan'nın istemiştir. Düelloda Forad'ı yenen Stilgar onun yerine Siyeç'in yeni lideri olmuştur. 10228 deki ölümüne kadar bu konumunu sürdürmüştür.

Oğul Herbert tarafından yazılan Hanedanlar serisi  tarihinde ise Stilgar'ın Muaddib öncesi tarih seyrine ait bilgilere de ulaşılmıştır. Bu eserde Stilgar  ve arkadaşları Turok ve Ommun'un bir Harkonnen devriyesi saldırısı sonucunda yaralanmaları ve Gezegen bilimci Pardot Kynes ile tanışmaları anlatılmaktadır. Ölümcül derecede yaralan Stilgar'ı kurtaran Kynes siyeç'e davet edilmiş ve su borcu nedeniyle öldürümemesini sağlamıştır. Siyeçte Dune üzerine kurduğu hayallerden bahseden Kynes suikastten kurtularak peygamber mertebesine yükselmiş ve bu sayede etkin ekolojik programını başlatabilmiştir. Stilgar daha sonra kız kardeşini Kynes ile evlendirerek gezegen bilimci ile akraba olmuştur. Liet-Kynes'in karısı Faroula'dan doğan Chani sayesinde Liet-Kynes ve Paul Atreidesle de kan bağını vardır. Doğduğu Umbu siyeçinde ismi Sahkan veya Çöl Şahini olarak da bilinir. Paul Muaddib'in imparatorluğunda ve kardeşinin hüküm sürdüğü dönemlerde Dune valiliği yapmıştır.



Küçük İşletmelere Öneriler

2,5 Yıllık etkin çalışma hayatım boyunca öğrenmiş olduğum en önemli kural yaptığınız işin detaylarını mümkün olduğunca öğrenmeye çalışmak ve işiniz hakim olmaktır. Bir diğer önemli kural ise insan ilişkilerinin niteliğini kendine has durumlar içinde  öğrenebilmektir. Türk toplumu geçirmiş olduğu tarihsel evrimde yüzyıllarca konar-göçer bir yaşam sürdürmüş, çağlar boyu çok kolay bir biçimde devlet kurup aynı hızla da yıkmayı becerebilmiştir. Bu durum etkili bir lider bulamadığımızda  başımıza neler gelceğini gösteren ve bir türlü ders çıkaramadığımız bir sorun olagelmeye devam etmektedir.





Uzun süreli ortaklık konusunda başarılı olmuş Türkiye kökenli bir şirketi görmek bana nasip olmayacağı gibi olursa torunlarımın göreceğinden de kuşkuluyum. Türkiye de patronlar para kazanmanın yollarını Osmanlı'nın son döneminde gelişen düşünce anlayışına endeksleyerek günümüze kadar devam ettirmişler. Peki nedir bu anlayış? Güce kim sahip ise onun yanında kümelen!! Evet doğru şimdi OSB'nin KOBİ'lerin uygulamaya çalıştıkları benzer iş modellerinin kümelenmesi kavramı iş yapma biçimimizde etkin bir biçimde zaten uygulanıyor. Ama gel gör ki bunu gücümüzü birleştirelim, sinerji yaratalım kısmına geldiğinde herkes bir diğerini can düşmanı olarak görüyor. Rekabetçiliği birbirinin işini bozmak yada tekel olmak olarak gören bir ticari anlayıştan başarı beklemek oldukça güç. Küçük şirketlere önerim. Kümelenme işinde kişiler kadar şirket karakteri de önemlidir. En önemli sermayeniz insan gücüdür. Eğer insan gücünü etkin bir biçimde yönetebilirseniz. Ortak olma, ortakla yaşama ve katma değer üretmeyi her zaman ön planda tutmak ve bunları yaparken Devlet Baba'yı daima kollamak gerektiğini unutmamak lazım.

Kurban Yolsuzluğu Üzerine

Derneklere ilişkin kurban yolsuzluğu söylentileri ve adli soruşturma haberleri bütün ana haber bültenlerini süslüyor. Fakat AKŞAM gazetesi yazarı Ali SAYDAM'ın makalesinde de anlaşılacağı gibi bu durumun medayada uzun zamandır bilindiği düşüncesine vardım. Yazıyı dikkatlice okursanız bu işin detaylarını adli soruşturma olmadan da ortaya çıkarılabilmesi mümkün. İlgimi çeken diğer bir yazı ise aynı yazar tarafından yazılan haberlerde hiç bahsedilmeyen KIZILAY'ın kurban kesim modeli başlıklı yazısı. Şimdilerde mikser gibi karışan sukiast, intihar, vergi cezası gibi gündem maddelerinde medya toplum mühendisliği yaparak dikkatleri sürekli olarak siklet merkezlerinden dağıtıyor. Takipte olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Gidesim Var: Bosna Hersek

Ara sıra durur düşünürüm. Acaba uçaktan çok fazla tırsmasam nereye giderim diye. Cevabı duruma göre değişir. Daha önceleri Acun,sonra Narı Beyza, şimdilerde ise Ayna programı ile dünyayı dolaşan tipleri oldukça kıskanırım. Lan ne güzel adamlar hem geziyolar hemde para alıyorlar. Acaba bende böyle bir iş mi yapsam? Biri(Acun) tamamen eğlence odaklı idi. Öteki (Narı Beyza) ise daha çok kültür, mantar ortamları yiyelim, içelim modunda ordan oraya gezdi. Sonuncusu ise işte dünyayı fethe çıkmış, ilim ifran yolunda irşad eden şakolarla birlikte dünyada böylede yerlerde var modunda gezen ingilizceyi arapçadan kötü konuşan adam. Bence hepsinin içinde en iyisi Acun du adam dünyada gezmedik yer bırakmayınca sonunda kendini yapımcılığa verdi. Sonuç olarak bende Bosna'yı görmek istiyorum.

Shareef Abdur-Rahim

Sessiz sedasız parkelerden ayrılan, şimdilerde geleceği tartışılam T-Mac'den önce sakatlık belasının vurduğu bu güzel adam için bu postu yazma ihtiyacı hissettim. Kendisi 11 Aralık 1976 yılında Georgia, Marietta da dünyaya gelmiş. Müslüman afro amerikalı bir ailenin çocuğu olarak çevresindeki diğer tüm çocuklar gibi Basketbola gönül vermiş bir adem evladı. Kardeşleri de kendisi gibi basketbolcu olan "Reef" 3,5 GPA ile Berkley, California üniversitesine spor bursu ile kabul edilmiş bir oyuncudur.




Şimdilerde Memphis Grizzlies olan Vancouver tarafından 1996 yılında draft edilen Reef kariyeri boyunca 18.1 sayı ve 7.5 rebound gibi ortalamarı tutturmuş başarılı bir uzun forvettir. Kronik diz sakatlığı sebebiyle parkelere erken sayılabilecek bir yaşta veda eden başarılı oyuncu aynı zamanda uyumlu ve sorunsuz kişiliğiyle NBA gangsta tipli oyunculara örnek gösterilebilecek kadar iyi bir oyuncuydu.Şimdilerde ailesiyle birlikte kendi kurduğu vakfın faaliyetlerini sürdüren Reef'e uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Dune Karakterleri 2 : Savaşçı,Ghola,Sadık Duncan Idoha

Çok az roman karakteri vardır ki Duncan Idoha kadar hikayenin esas oğlanı olmadan esas oğlan ve kızlardan rol çalsın. Dune serisi boyunca gerek kişisel koruma olarak, gerekse Paul'un imparatorluğu ve sonrasında oynadığı rol açısından Dune evreninde Duncan Idoha'nın rolü çok büyüktür. Oğul Herbert'in yazmış olduğu hanedanlar serisinde Caladan'a gelişi ve Leto I. ile olan münasebetlerini öğrendiğimiz Duncan; Baba Herbert'in ilk kitabında öldürülüp serinin daha sonraki kitaplarında Bene Theilax sayesinde diriltilmiştir. ilk kitapta bahsedilen muhteşem dövüş yeteneklerinin Hanedanlar serisinde nasıl kazanıldığı da detaylı bir biçimde anlatılmıştır. Ginaz'ın yetiştirdiği son kılıç ustalarından birisi olan Duncan evrendeki en ünlü savaşçılardan birisidir. Thufir gibi o da Atreides evine içten bağlıdır. Hatta atreidesler için ölüp ölüp dirilen yegane insan odur. Sadakati için aşağıdaki dialog güzel bir örnektir.



( Paul ve annesi çöle kaçmışlar ve Liet Kynes'in sağladığı gizli bir sietch de geleceklerini tartışmaktadırlar. )

Duncan: Efendim, Sardoukarlar çok uzakta değillerdir. koruyucu kalkanınız yok sanırım benim kalkanımı kullanabilirsiniz

Paul Atreides: Senin sağ kolu benim için evrendeki tüm kalkanlardan daha büyük güven sağlar.

Arjantin Apertura: Banfield Şampiyon

Arjantin ligini bir ara NTVSpor sayesinde bayağı bir izleme şansımız oldu. Sonra yayın ihalesindeki karmaşa ve saat farkı nedeniyle pek takip edememeye başladım. Bunda düşen futbol ve futbolcu kaliteside önemli bir etken olarak devreye girince eskisi kadar Güney Amerika'nın bu önemli liginden haberleri takip etmiyorum. Flamengo geçen hafta 6. Şampiyonluğunu ilan ederken bu hafta evinde kaybetmesine rağmen Newell's Old Boys'un da kaybetmesiyle Banfield şampiyon oldu.



Kurulduğu günden beri ilk defa şampiyon olan takım, belki çok adından söz ettirecek futbolcular kazandırmasada ligdeki rekabetin yada rekabetsizliğin en güzel örneğini sunuyor. Darısı Kayserispor'un başına diyerek postu sonlandıracaktım ki bizim milyarlık eşekler modundaki River'ın sıralamasını vermeden geçmek olmazdı.

10 Aralık 2009 Perşembe

Özgün İçeriğin Çalınması

Okuldayken içerik hırsızlığının ne olduğunu bilmeden yanımızdaki arkadaşın ödevini kopyalayıp verirdik. Biraz da tembelliğin vermiş olduğu rahatlık, biraz arkadaşlık hisleri ile kurulan baskı sonucu pek fazla zorlanmadan da paçamızı ceza almaktan kurtarırdık. Ama ne zamanki özgün eserler yaratmanın önemini fark ettim. Mümkün olduğunca detaylı bir biçimde alıntı ve referansları hazırladığım eserlerde gösterme çabası içindeyim. Düne kadar severek okuduğum bir blog olan Ekonomitürk'ün içerik hırsızlığına bağlı olarak yayınına son vermeyi istemesi beni oldukça düşündürmeye başladı. bir yandan Adsense gibi reklam gelirlerini arttırıcı uygulamalar insanları yazmaya teşvik ederken içeriği aynen kopyalayıp başkalarının sırtından asalakça gelir elde etmek isteyenlerde çıkacaktır. Arzum sanal ortamdaki tüm bireylerin hiç bir şey üretmeden üretim yapanlarıda engelleyen zihniyeti ortadan kaldırmak için birlikte hareket etmesidir.